Dün gittiğim bir konserde yeniden yaşadım; müzisyenler iyice gaza gelmiş, Fender'iyle, Zildjian'ıyla bir bütün olmuş ve headbang'in, ayakla tempo tutma ve moshpit'in bini bir para olmuşken; bir onda o "showstopper" olay gerçekleşir: Sahne önündeki güvenlik görevlisiyle göz göze gelirsin.
O anda öyle, gâvurun turn-off dediği, ortamdan kopuş gerçekleşir benim için. Belki empati bağımlısı birisi olduğum içindir, bilmiyorum ama, o siyah takım elbisenin altında terleyen, büyük ihtimalle benim gibi Anadolu'nun bağrından gelmiş olan adamda üzülme ve memnuniyetsizlikle karışık bir mutsuzluk hissederim hep. Client, Metallica, New Model Army.. Kimin konseri olduğu ya da güvenlik görevlisinin kimliği önemli değil, hep aynı his.
Sanki içinden "ulan şunların haline bak.. her şey ne kadar bozuldu. nasıl dinliyorlar bu müziği? yevmiyeyi alıp çıksam da serviste Nokia 6310'umdan Neşet Ertaş'ımı dinlesem.." dediğini ve yine de sabırla ve gelecekten umutsuz bir kabullenmişlikle işini yapmaya devam ettiğini düşünürüm. Ondan sonra gir bakalım havaya girebilirsen. Aklıma Konya'ya gidişlerim, ince belli çay ve o bodyguard'ın servisle döndüğü Bağcılar'daki evi falan gelir (belki de adam benden daha güzel bi evde kalıyo lan?!).
Biraz az düşünmek lazım.
"'Understanding is cruel', said the monkey, as it launched to space." - "Mind Eraser No Chaser" - Them Crooked Vultures*
*Arkadaş, ne albüm yapmış adamlar yau..
Being John Malkovich'ten, çok yerinde bir alıntı.
YanıtlaSilEsasoğlan: You don't know how lucky you are being a monkey. Because consciousness is a terrible curse. I think. I feel. I suffer
off bayağı ağır oldu bu.
YanıtlaSilbunun üzerine bir şey söylenmez heralde.